Dostlar,
Yazı günüm denk gelmediği ve orta şiddette bir gribal enfeksiyon geçirdiğim için gazetelerdeki köşelerimde yazamadım, buradan yazıyorum. Belki geç kalmış bir yazı ama zararın neresinden dönersek kârdır.
Trabzonspor-Fenerbahçe maçları bizim için her halükârda önemli maçlardır. Bunun için içinden geçtiğimiz malûm sürecin ekstra özellikleri bu önemi katlayacaktır, bu bir gerçek. Fakat ilk bakışta göremediğimiz başka gerçekler de var:
Biz Fenerbahçe maçlarını ne kadar az ciddiye alırsak, o kadar başarılı oluyoruz. Bunun tersi de geçerli. Örnekler tarihte fazlasıyla mevcut. Esas itibariyle en az ciddiye almamız gereken maç da bu maçtır, çünkü bu maç esasında oynanmaması gereken bir maçtır. Meşruluğu tartışmalıdır. Buna bağlı olarak, ciddi bir tuzağa düştük ve kurtulmak için belki de geç kaldık. Camianın intikam naraları gökkubbeye yükseliyor. Çok yanlış. Bize yapılan haksızlık sahada yapılmadı ki intikamı sahada alınsın. Şimdi yenersek gerçekten intikam almış, bize haksızlık yapanın hesabını görmüş gibi olacak ve rahatlayacağız. Gazımız inecek. Bundan sonraki mücadelemiz tavsayacak. Yenilirsek sanki onlar temize çıkmış gibi algılayacağız, onlar da bunu kışkırtacaklar ve büyük bir moral çöküntüye gireceğiz. Ne yaparsak yapalım asla onlarla başa çıkamayacağımız şeklinde bir algıya teslim olacağız.
Bu maçı önemsemeyelim. Tribünde yapılması planlanan protesto organizasyonları yine yapılsın, o ayrı. Ancak sahadaki skor ne olursa olsun, tribünler bayram yeri gibi olsun. Geçenlerde televizyonda bir Sakaryaspor maçına denk geldim. Kendi sahalarında 3-0 yenik oynuyorlardı ve tribünler hep bir ağızdan koro halinde şarkılar, türküler, marşlar söylüyorlardı. Hiç değilse “bu maçı yasalara saygılı olduğumuz için oynuyoruz, buraya da takımımıza sahip çıkmak adına geldik” mesajını verelim. Naçizane fikrim budur. Arz ederim.