Türk Dünyası bilinen tarihi ile üç bin yıldan fazla bir zamandır devletleşmiş bir organizmanın gücüyle Dünya’daki varlığını sürdürmektedir. Bu zaman süreci içinde bölgesel ve küresel güç olmayı başardığı zamanlarda Dünya’ya adaleti ve insanlığın erdemini dağıtmış, insanlık tarihine büyük hizmetler vermiştir.
Türk Devletleri tarihin hiç bir döneminde yönetimde ırka dayalı bir yönetim sergilememiştir. Aynı zamanda hiç bir dinin öğretisi altında, tebaasında yaşayan yurttaşlarına davranmamış, baskı yapmamıştır. Osmanlı gibi bir cihan imparatorluğu döneminde bile, devlet karar mekanizmalarında İslam dinine göre hüküm verme geleneği başlatmış olsa bile, vatandaşlarının yaşam biçimine, dini inanışlarına, ibadethanelerine karışmadığı gibi, dini ibadethaneleri devlet memurları eliyle yürütmemiş, vatandaşı serbest bırakmıştır. En önemlisi belki de müdahale etmesi gereken konu olan ticareti düzenlerken bile vatandaşa karışmadığı gibi, ticaretin büyük ölçüde kendi vatandaşı olmayan ecnebi vatandaşlar tarafından sağlanmasına bile karışmamıştır. Devlet işleyişi üst perdeden bir tarafsızlık, ahenk içinde yürütülmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti askeri ordunun milletiyle birlikte elele yedi düvele karşı giriştiği topyekün var olma savaşı sonrasında yüzünü medeniyete dönerek imparatorluğun külleri üzerine kurulmuş bir ULUS devlet olarak, Sadece Türkiye sınırları içinde yaşayan Türklerin değil, Dünya üzerinde yaşayan tüm Türk topluluklarının, Kürtlerin, Arapların, Avrasya coğrafyasında yaşayan mazlum halkların garantörü olarak kurulmuş bir Devlettir.
İşte bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti Dünyadaki en önemli devlettir. Türkiye’nin güçsüz ve beceriksiz olması demek Dünya’daki birçok milletin ızdırap çekmesi demektir. Türkiye’nin kendi başına buyruk, bananeci veya istediği gibi hareket edebilen rahat bir konumda olma şansı çok zordur. Onlarca yıldır üzerine oynanan ülke konumunda olması bundandır. Terör olaylarının hiç bitirilememesi bundandır. Etrafında sıfır sorun derken, ateş çemberi oluşturulması bundandır. Türkiye politikalar geliştirmekte hep sıkıntılar yaşamaktadır. Yıllardır dışardan enjekte edilen politikalar ülke içindeki politikacılar tarafından yerli malı gibi halka dayatılmaktadır.
Türkiye kendi içinde etnisite, mezhep, dil, üzerinden vuruşturulmaktadır. Eğitim politikası ve vizyonu yoktur. 12 yıl aynı hükümetin beş kez Milli Eğitim sistemini yenibaştan değiştirmesi buna delildir. Devlet erkânı vatandaşı kucaklamak istememektedir. Her gün yeni ötekiler yaratılmakta, adalet, hakkaniyet duygusu yargıya verilen güvensizlikle zedelenmektedir. Devlet otoritesi demoklesin kılıcı gibi muhalefet yapan, aydınların, sanatçıların, yazarların, basının ensesinde durmaktadır. STK’lar taraf ve yandaşlaştırılmıştır. Millet devlet ve belediyeler eliyle dağıtılan ulufe ile uyuşturulup terbiye edilmiştir. Devlet kurumları içinde olması gereken kuvvetler ayrılığı, kuvvetler yandaşlığına dönüştürülmüştür. Bu güçlü ve yetki sahiplerinin yanlış yapsa bile, yargılanma yolunu kapatmıştır. MİT inanılmaz yetkilerle donatılmıştır. İstediği anda ülkenin en büyük holdingini batırabilecek veya istediği anda yeni dev holdingleri kurduracak sınırsız harcama ve sorgusuz olma yetkileri verilmiştir. Bu yetkiler art niyetli birilerinin eline geçerse nasıl müdahale edileceği belirsizdir. Herkes kendini kurtarma derdine düştüğü için doğru ve gerçekleri yazacak DELİ bulmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Vatandaşın devlete olan güveni her geçen gün azalmaktadır.
Türkiye bu hale kendi iradesi ile gelmemiştir. Evet halkın oylarıyla seçilmiş tek başına bir iktidar çıkarmış hükümetler işbaşında olmuştur. Ama halkın istediği gibi davranmamıştır. Halka komşunu git şikâyet et, sen Sünni değilsin, ülkede sadece Türkler yaşamıyor, eylem yapıp demokratik hakkını kullanamazsın, kullanırsan çapulcusun, ucubesin, paralelsin, Haşhaşisin diyerek ayrıştırmak için ne gerekiyorsa yapılmıştır. Din sembollerle suistimal edilip, Türban her seçim pişirilip halkın önüne taze yemek gibi servis edilmiştir. Önemli olan iktidar kalmak projesi hep işlemiştir.
Dış politikada Mısır’da çuvallanmış, Suriye’de kazılan kuyuya düşülmek üzeredir. Irak’ta istenen başarılamamıştır. Bir zamanlar milli maçta devletin zirvesi Ermenistan devlet başkanı ile yan yana maç izlerken bugün selam vermez olmuşlardır. Suudi’ler artık bizi dost görmemektedir. Kıbrıs Sorunu çözümsüz kalmıştır. Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan sıkıntılıdır. Türkiye etrafı ateşle sarılmış bir AKREP misali kendi kendini sokup intihar etsin modunda bir politikanın içinde boğuşmaktadır. Türkiye’de siyaset, Ay’da arsa satmaya, Güneş’ten ısı dağıtmaya devam etmektedir.
Bu bizim yerli öz politikamız mıdır? Yoksa bize onlarca yıl içinde içimizden karıştırıp yaptırdıkları Darbelerle, kardeşi kardeşe kırdırıp yok olup giden otuzbinden fazla canla, uluslararası terörizmle katledilen aydınlar, bürokratlar ve yazarlarımızla, yaptırmayı başaramayan bir gücün dayatması mıdır?
Türkiye son yıllarda Kürtlerin derinleri tarafından yönlendirilip yönetilmektedir. Türk aydınların nedense sesi çıkmamaktadır. Muhalefet bile Yeni Dünya Düzeni’ne göre dizayn edilmektedir. Yeni muhalefet edecek partilerin önü kapatılmaktadır. Çözüm sürecinin politik merkezinde devletin karşısında bir siyasi irade yoktur. İrade bir terör örgütünün liderindedir.
İşid denen bir örgüt Suriye’de iki yıl içinde nasıl on binlerce taraftar toplayabilmiştir? Üstelik bu örgütün binlerce Müslüman olmayan batılı ülkelerden savaşçısı burada ne aramaktadır? Bunlar batılı ülkelerin istihbarat servislerinin görevlileridir. Bunlar her akıllı insanın bildiği gerçeklerdir. Yapılan oyun içinde oyundur. Irak’a ABD gireli yirmi üç sene oldu. Irak’ta kan ve göz yaşı hiç dinmedi. Ateş tüm Arap yarımadası ve Kuzey Afrika’yı sardı. Ortadoğu bir bataklık haline getiriliyor. Bu bataklık oluşturulurken yeni yeni terör örgütleri türetiliyor. Sonrasında müdahale etmek için zemin hazırlanıyor. Bazen de bu terörist örgütlerle bölge devletleri yan yana veya karşı karşıya getirilip sopa atılıyor. Hizaya getiriliyor.
Bu yapı binlerce yıllık deneyimi, tecrübesi, ortak aklı olan bir millete yedirilmeye, sindirtilmeye çalışılıyor. Üstelik kendi politikacıları kullanılarak.