salpazarihaber.com
2014-12-09 16:24:08

EĞİTİM KURBANI OSMANLICA

Necati Çömez

ncomez@hotmail.com 09 Aralık 2014, 16:24

Güç odaklarının hırsız misali kapı dışarı ettikleri Osmanlıca bu günlerde Türkiye’nin gündemini işgal etmiş bulunmakta. Aradan geçen bunca yıla rağmen küllerini sarsmaya çalışan Osmanlıcanın yegâne kıpırdanma sebebi onun yerine getirilen ve topluma dikta edilen yeni eğitim sistemidir.

“El çıktı uzaya biz hala yaya” cümlesinde bizleri tarif ederken eğitimin nerelerde seyreylediğinin profilini çiziyoruz aslında. 1928 tarihinden günümüze kadar birçok bilim adamı yetiştirmiş, bizlerde uzayın yolunu tutmuş olmamız gerekmez miydi? Ya da şöyle söyleyelim Osmanlıyı sarsan, yerle bir eden, yıkılışına sebep olan kullandığı alfabe miydi?

Her şeye itiraz eden bir toplum yetiştirdiğimizin farkında mıyız acaba? “Ne tam kafiriz ne tam Müslüman” desturunun doğuşu yine eğitim sistemimizden kaynaklanıyor. Halkımız zorla kabul ettirilmeye çalışan eğitim sistemine karşı bir direnç kabuğu oluşturdu. Bunun en büyük sebebi de yeni eğitim sisteminin örf ve adetleriyle barışık olmamasından kaynaklanıyor. Evet, eğitim aldık ama her zaman hedef odaklı eğitim aldık. Mesela seçtiğimiz öğretmen olma hedefine giden yolda her şeyi (kopya çekmek, sınav gecesi yüzeysel çalışmak v.b.) mubah gördük. Hedefimize ulaştığımızda bilgiden yoksun ve eksik bilgilerle gelecek nesillere ışık tutmaya çalıştık. Zincirin halkaları hep aynı düzeyde, hep aynı hatalarda devam etti gitti.

Memleketimizde iki tip eğitimci portresi vardır. Birincisi ay sonunda alacağı ücret için zaman dolduranlar, ikincisi de kul hakkından korkup kendini heba edenler. Her ikisinin de gerçek anlamada öğrenci yetiştirme potansiyeline sahip olduğunu düşünmüyorum. Bana kızacak eğitimciler olacaktır elbette. Sizler bu çerçevenin dışındasınız. Ne kadar dışındasınız onu da Allah bilir. Çünkü o “el çıktı aya biz hala yaya” sözünün birazda sizleri ilgilendirdiğini hatırlatmak isterim.

Şimdi günümüzdeki Osmanlıca eğitimi tartışmasına gelecek olursak böyle tartışmanın kaçınılmaz olacağını adım gibi biliyordum. Ülkemizde Kürt, Alevi, sağcı, solcu ve İslamcı (bunlarda kendi içlerinde kollara ayrılır) olduğu müddetçe her zaman tartışma olacaktır.

Yavaş yavaş konunun özetine doğru geldiğimizde şunu kabul etmeliyiz ki ülkemizde örf ve adetleriyle ve dini inancıyla barışık sağlam bir eğitim sistemi olmadığından her ne olursa olsun toplumumuzda çatlak sesler çıkacaktır. Ya yaşadığımız coğrafyadan ya da yine aldığımız eğitim dolayısıyla bizler bu ülkenin küçük yapı taşları olarak neye gönül vermişsek, onun haricindeki her şeye itiraz eder durumdayız. Mesela bir Hristiyan dinine mensup bir ülkede dünyaya gelmiş olsaydık inanın bu inatla, bu körü körüne bağlılıkla (istisnalar hariç ) kesinlikle İslam dinine geçiş yapmazdık.

Laik düşünceye sahip halkımız muhafazakâr halkımıza düşman, solcu düşünceye sahip halkımız sağcı düşüncedeki halkımıza düşman, Kürtler Türklere düşmanken Osmanlıca öğrenmek ancak devletin okullara “Osmanlıca eğitimi verilecektir” demesiyle gündeme gelebilir. Çünkü gelen itirazların artık rengini bilemediğimiz için doğruluk payını da idrak edemiyoruz. Ya, yararlı olacağına inananlar sırf hükümeti sevmediklerinden itiraz ediyorlar, ya da dış güçlerin “bunlar özüne mi dönüyor?” korkusuyla içeride oluşturdukları kaoslar mı tartışma ortamı oluşturuyor bilemiyoruz. Bunun için devletin yaptığı istişareden sonra gelen eleştirilere kulak tıkayarak yapması gerekeni yapmasıdır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.