Yıllar önceki dostluk çatısı altında oynana karşılaşmalar bir zaman sonra paranın da devreye girmesiyle müthiş bir çekişmeye sahne oldu. Öyle ki sahte başarıların kazanılması için kardeş kardeşin üzerine basarak final çizgisini göğüsledi. Spor, karşılıklı mücadelelerin sonucunda yenmenin ve yenilmenin olduğu bir müsabaka olmaktan çıkıp karşılıklı savaş ve zafer çatısı altına itiliverdi. Tonlarca paralar oluk oluk akarken bu uğurda can kaybının yaşanması da gözlerden kaçmadı. Dostluktan çekişmeli bölgelere kadar gelen süreç zafere giden her yolun mubah olduğuna kadar ilerledi. İlerledi ki artık herkes bir önlem alma çabalarında.
Çerçevemiz daha çok Türkiye olduğundan bizlerde süreci borsadaki dalgalanmalar misali zirve noktalarından ele alacağız. Mesela ilk zamanlar ( daha çok futbol üzerinden açıklıyorum) sahaya kol kola girip zevkli bir oyun sergileyen takımlar zamanla karşılıklı çekişmelerle zevk oyununu kutuplaştırmaya doğru götürmüştür. İşte o zamanlarda ilk önlemlerin alınması gerekirken sırf kazançlar uğruna her şeye kulak tıkanıp gidişat akışına bırakılmıştır. Günümüzde doğru bir hareketin olmadığını görüyoruz. Birinci dalgalanmada zirvenin olduğu bölüm dostluk bölümüdür. İkinci dalgalanmanın dip yaptığı bölümse para kazanma hırsının hat safhaya çıktığı bölümdür.
Ben tıpkı Arap ülkelerinde yaşanan bahar havası gibi Türk futbolunun da karanlıktan aydınlığa çıkacağı günlerin yakın olduğunu düşünüyorum. Sürecin çok ağır işlemesi elbette buna engel olamayacaktır. Fakat geçiş dönemi süresince kulüplerin bazı durumlara eskisine oranla daha çok dikkat ettiklerini düşünüyorum. Sürecin ağır işlemesine en büyük örnek Fenerbahçe başkanının tekrar seçilmesidir. Herkes Aziz Yıldırım’ın başarısından bahsederken ben onun 2383 oy kaybettiğini düşünüyorum. Çünkü üyelerin büyük bir çoğunluğu onun zamanında Fenerbahçe çatısı altına girmiştir.
Bir diğer nokta da bütün gözler Fenerbahçe üzerindeyken Galatasaray’ın aradan sıyrılarak üst üste şampiyon olması oldu. İşte sürecin geçiş aşamasındaki aksaklıklardan bir tanesi de buydu. Hala taşların yerine oturmadığını, hala bir kısım kulüplerin egemenliğinin devam ettiğini ve hala futbolun uç noktalarını yönetenlerin başarısız insanlarla dolu olduğunu görüyoruz. Elbette ebediyete kadar kimse koltuğa yapışık kalacak değildir. Temennimiz Hz Ömer adaleti ama en azından ona yakın olanını da kabul ederiz.
Bu süreçler devam ederken en çok yıpranan, yetim evlat muamelesi gören Trabzonspor olmuştur. Malum sürecin akabinde herkesin kini Trabzonspor’un üzerinde bir karabulut misali dolaşırken en küçük aralıkta Trabzonspor rencide edilmiştir. Verilen cezalar olsun, yönetilen maçlardaki hakem hataları olsun bunu ispatlar cinstendi.
En azından karanlığın yoğun olduğu noktadayız ve tünelin ışığını beklemekteyiz ya o bir teselli bizim için. Gerisi angarya