- Neden başka bir yerden değil de Sancaktepe’den adaylığı düşündünüz?
-Geçmişte Kartal ANAP Gençlik Kolları’ndan sonra Samandıra belde statüsündeyken 1996–2002 arasında Belde Başkanlığı yaptım. Daha sonra Samandıra, Sarıgazi ve Yenidoğan birleşti ve 2009’da Sancaktepe adıyla ilçe oldu. Samandıra bölümü Sancaktepe’nin yarısını oluşturuyor. Benim de bu bölgede siyasi alanda insanlara hizmetim dokundu. İnsanlardan bize karşı bir teveccüh gelince biz de bunu değerlendirelim dedik ve bu yüzden Sancaktepe’yi tercih ettik.
-Siyasette yeni bir isim değilsiniz, uzun bir tecrübeniz var. Biz sizin geçmiş yıllarda Merkez Sağ’da siyasetle uğraştığınızı biliyoruz. Şimdi başka bir çizgide yolunuza devam ediyorsunuz. Bu tercih size bir avantaj ya da dezavantaj getirir mi?
-Yaklaşık 25 yıldır siyasetin içindeyim. Gençlik Kolu Başkanlığı, Belde Başkanlığı, İl yöneticiliği görevlerinde bulundum. Demokrat Parti’den milletvekili adayı oldum. 2002 seçimlerinden sonra Merkez Sağ’da bir zemin kayması yaşandı. Merkez Sağ, halk anlamında AKP’nin içinde bütünleşti ama siyasetçiler kendilerine partide yer bulamadılar. O zaman bize de teklifler geldi ama düşündüğümüz gibi değil daha düşük düzeyde görevlerdi. Biz de kabul etmedik. Daha sonra 2004 ve 2009’da CHP’den bize birlikte siyaset yapma teklifi geldi. Bunları da kabul etmedik. Bu dönemde ise benim adaylığımla seçim kazanılabileceği şeklinde bir öngörü oldu. Buradaki seçmenler de yerel bazda kendilerinin temsil edilemediğini söylediler. Biz de birlikte siyaset yaptığımız arkadaşlara danıştık. Tepeden tabana kadar, esnaf, iş adamları, halk, dernekler ve kanaat önderleriyle yaklaşık 1,5 yıl önce görüşmelerimiz oldu. 1,5 yıldır da sahada büyük bir çalışma içindeyiz. Neticede hiç kimseden olumsuz bir görüş almadım. Sadece “Biz Merkez Sağ seçmen olarak (yani AKP’ye oy verenler) senin arkanda olacağız. Sakın bu işten vazgeçme” dediler. Bizi cesaretlendirdiler. Biz de bunu hizmet etme noktası olarak gördük. Biz de zaten hizmet adamıyız ve hizmet için varız. Hizmeti sivil toplum kuruluşlarında ve kendi işimizde yaptık. İstanbul’u su teminiyle ilgili en büyük projelerinde çalıştık. 48 yıllık hayatımızda en ufak bir leke yok. Hiçbir kara nokta düşürmedik. Bundan sonra düşüreceksek Allah bize hiçbir şeyi nasip etmesin.
-Benim iktidar partisi haricindeki partilerden aday olanlara sorduğum klişe ama önemli bulduğum bir soru var: Ülkemizde merkezi iktidarla aynı partiden olmayınca belediyelerde başta kaynak konusu olmak üzere bazı sıkıntılar yaşanabiliyor. Siz seçildiğiniz takdirde bu tür sıkıntılar yaşayacağınızı düşünüyor musunuz?
-Bu tür sıkıntılar özellikle Anadolu’da küçük belediyeler için geçerli olabilir. Ancak İstanbul’da hiçbir belediyenin kaynak sıkıntısı yaşayacağına inanmıyorum. Kaynakları çarçur etmeden akıllıca kullanırsanız belediyecilik hizmetlerinde bir problem yaşanmaz. Bugün Sancaktepe Belediyesi’nin bütçesi belki de Trabzon Belediyesi’nden çok daha yüksektir. İyi projeler üretilip doğru işler yapıldığı zaman kaynak sıkıntısı çekilmez. Bunun Türkiye’de Eskişehir gibi örnekleri vardır. Tabii bunu her belediye başaramaz. Vizyonla alakalı bir şeydir. Benim bu ülke için ve insanlarım için hayallerim var. Tüm dünya için hayallerim var. Ben hizmet adamıyım. Seçildiğimiz takdirde tüm ülkenin ve dünyanın gündemine geleceğime ve örnek olacağıma inanıyorum. En büyük hedefimiz de şudur: Halka hizmet Hakka hizmettir.
Bu ülkede bütün partiler devletin partileridir. Arada görüş ayrılıkları olabilir. Örneğin CHP’ye İstanbul’dan baktığınız zaman bir kimlik partisi görürsünüz ama CHP Trabzon’dan bakılınca herkesin partisidir. Trabzon’da CHP’liler aynı camiden çıkıp aynı sohbeti yapıyorlar. Türkiye’nin normalleşmesi lazım, İstanbul’da da buna ihtiyaç var. İstanbul’da da CHP ve diğer partilerin hepsinde her kesimden insan olması lazımdır. Aday gösterildiğimiz ve inşallah seçildiğimiz takdirde Türkiye’de çok konuşulan bir ilçe olacağımıza inanıyorum.
-Sancaktepe’nin en acil ve en önemli sorunları neler size göre?
-Sancaktepe’nin çok büyük sorunları var. Ben Sancaktepe ile ilgili 20 tane proje geliştirdim. Sancaktepe’de toplamda dört seçim yönettim. Tabii projelerimi adaylığım kesinleştiği takdirde açıklayacağım. Ne yazık ki fikir hırsızlığı diye bir şey var. Başkalarının da yapması güzel bir şey, yapılsın ama bir başka kişi aday gösterilirse alsın yapsın. Fakat şu anda birçok partiden birçok adayın olduğu bir yerde birinin projeleri kendi projesi gibi gösterip aday diye ortaya çıkmasını da istemiyorum. Yine de birkaç tanesinden bahsedecek olursak: Sancaktepe’nin en büyük sıkıntısı, bir şehir merkezine sahip olmamasıdır. Bir şehir bütünlüğü yok, üç beldeden oluşmuş ama o beldeler hâlâ ayrı merkezler gibi duruyorlar. Aynı zamanda hiçbiri de ilçe merkezi değil. Önümüzde büyük bir fırsat var: Samandıra ile Sarıgazi arasındaki askeri hava alanı Bakanlar Kurulu kararıyla Kırklareli’ne kaldırıldı. Boşalan alana da Avrupa’nın belki de en büyük bölge hastanesi yapılacak. Bu devletin projesidir. Ancak binlerce dönüm arazi sadece bir bölge hastanesiyle değerlendirilemez. Ben o bölgeye bir devlet üniversitesi ve bir yaşam alanı kazandıracağım. Ayrıca tıp fakültesi ve sağlık meslek liseleriyle donatacağım. Yürüyüş yolları vs. gibi daha pek çok şey olacak. Buraların dereleri ıslah edilecek, ben çalıştığım devlet biriminde o işleri yaptım. Kısaca başka daha çok detaylı ve önemli projelerimiz var.
-Sancaktepe’de yoğun bir hemşehri kitlemiz de var. Başta onlar olmak üzere seçmenlere ve okurlarımıza son olarak neler söylemek istersiniz?
-Bölgede yüzde 53-55 civarında bir Karadeniz nüfusu var. Ancak tabii ki sırf Karadenizli olmak bir ayrıcalık değil, önemli olan düzgün insan olmaktır. Sonuçta belediyeciliğin yüzde 50’si inşaatla yüzde 50’si de sosyal hizmetlerle alakalı bir iştir. Bunlar da insanın doğumdan başlayıp ölümüne kadar olan süreci değil, doğumdan çok önce ve çok sonrasına kadar devam eden bir süreci kapsar. İnsanın doğduğu sosyal çevre de kaliteli bir ortam olmalıdır. Belediyecilik kutsal bir alandır. Biz bu işin hakkını verebilecek kapasitede olduğumuzu düşünüyoruz.
-Bölgede yüzde 53-55 civarında bir Karadeniz nüfusu var. Ancak tabii ki sırf Karadenizli olmak bir ayrıcalık değil, önemli olan düzgün insan olmaktır. Sonuçta belediyeciliğin yüzde 50’si inşaatla yüzde 50’si de sosyal hizmetlerle alakalı bir iştir. Bunlar da insanın doğumdan başlayıp ölümüne kadar olan süreci değil, doğumdan çok önce ve çok sonrasına kadar devam eden bir süreci kapsar. İnsanın doğduğu sosyal çevre de kaliteli bir ortam olmalıdır. Belediyecilik kutsal bir alandır. Biz bu işin hakkını verebilecek kapasitede olduğumuzu düşünüyoruz.
15 Ekim 2013 itibariyle emeklilik dilekçemizi verdik. Geçtiğimiz günlerde de bir ekiple gidip Ankara’da başvurumuzu yaptık. Başta Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve partinin önde gelen isimleriyle görüşmelerde bulunduk. Son derece sıcak karşılandık, kendilerinden destek gördük. Bundan sonra sahada çalışmalarımıza devam edeceğiz. Hayırlısı olsun.
Harun Özdemir bey'e çıktığı bu yolda başarılar dilerim. Ama benim bu röportajda dikkatini çeken bir kare var. Neden Bülent bey'in çayı yok ?