Benim ücra köşedeki gariban memleketim Şalpazarı
Hasret çöllerimin dallanan kaktüsü parıldayan serabı
Akşam güneşi görünümlü tepelerinde yayla havası
Yeşil yosunlarında saklanmış rutubet kokulu Şalpazarı
Ben bu gün çıkınımı omuzlayarak sana veda ediyorum
Prangalar vurulmuş ayaklarımı ardımdan sürüklüyorum
Ben bu gün ellerinden öpüp helallik isterken gözleri dolu
Gölgelerimin peşine düşmüş yıkık viraneyi andırıyorum
Taş köprü üzerinde durup biraz baktım Ağasar deresine
Karanfiller savurdum güya gelecek ümitler cenazesine
Dinledim sessizce bana söylediğin içten yanık türkülerini
Görüp acıma diye ansızın kaçırdım senden ıslak gözlerimi
Mırıldandım usulca gitmeye mecburum diye kulaklarına
Terk etmek değil benimkisi sokaklarınla geçici vedalaşma
Adımlarım aksi yönde alırken yol, sana emanet ettiklerim
Tarladaki ayak izim ve isimsiz boynu bükük çiçeklerim
Arkamdan arkadaşçasına beni kucaklarken bir ezan sesi
Ruhuma yapışmış, ayrılmayan yalnızlığın soğuk gölgesi
Hep mahzun hep hüzünlü telden çalan kaderin kemençesi
Üzülmemem için yanaklarımı avuçlarına aldı nasırlı elleri
Duygu yüklü seyrek düşen yağmurunla okşa başımı
Her bir damlan utanırım gizlesin akan gözyaşlarımı
Bir teselli ver de güldür ne olur şu masum bakışlarımı
Ayrılmayalım diye yalvarıp semaya açtım avuçlarımı
Özlemleri toplayıp daha şimdiden bak aldım yanıma
Şu genç yaşımda yüklendi kâinatın yükü omuzlarıma
Ne olduğunu dahi anlamadan insan seline kapıldım
Şimdi hatırlamıyorum ama sana defalarca el salladım
Ben yönünü şaşırmış kaderimde gurbet yolcusu yazılı
Kara lastikten çıkmış ayaklarım ayakkabıya alışamadı
Eski, fakat yıkanmış elbiselerim gelinlik kızlar misali
Halbuki ben toprağıma adamıştım bu naçiz bedenimi
İstemeden koparıldım senden bir sevgiliye veda eder gibi
Bensiz karşılayacaksın artık baharda açan hazin gülleri
Bir fidanken bağrımda açılan, kapanmaz kocaman yara
Sakın gittiğimi söyleme üzülmesin gezindiğim dağlara
Göçmen kuşlar sürüsüne takıldım şimdi oldum yabancı
Bizleri kürkçü dükkânında bekleyen sen ihtiyar bir hancı
Ata binmiş süvariler misali koşarcasına tükenirken yıllar
Acılar içerisindeki bu garip yenilmiş gençliğinden davacı
Bir gün hiç ayrılmamacasına sana geri döneceğim bilesin
Sen kalbime bıçakla kazınmış, terk edilemeyen sevgisin
Limandan demir alıp kurtulduğumda yanık ağıtlarımdan
Bana kucaklarını aç iklimler ten rengimi bulduğu zaman
Memleketim Şalpazarı
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
''tekrar görüşmek üzere'' cümlesinin öznesi kadar yalan
ve umutlarımda alevlenen yangın kadar gerçek..
...yalnızca fotoğraflarına bakıp hüzünlendiğim
ve yüreğim ''git'' derken ayaklarımın ''kal'' dediği çelişkili MEMLEKETIM ŞALPAZARIM