2012-2013 Eğitim öğretim yılından 2030’lu yıllara sesleniyorum. Bugün yeryüzünü saran küreselleşme sürecinde, sanal ortamların içinde boğulan yeni neslin geleceğini şekillendirmekle mükellefiz. Bugünün çocukları, 2030’lu yılların gençleri olacak ve 2060’lı yılların Türkiye’sine şekil vereceklerdir.Silsile yoluyla gelecek tarih yazılabilir.Ülkeler stratejilerini gelecek yüzyıllar üzerine kurarken,bizlerin 3-5 yıllık planlamalar yapması son derece sakıncalıdır.İlk hedef olarak belirlediğim 2030 yılların gençlerine bugünlerde neler kazandırılmalıdır.İnsan odaklı bir çalışmanın geleceğe yön vermesi açısından doğru olduğunu düşünüyorum.

Günümüzde tüm benliğimizi çevreleyen yaşam alanlarımızın her kademesine müdahale eden sanal ortamlar, aynı zamanda yeni bilgi öğrenme kaynağımız olarak durmaktadır. Ülkemizde cep telefonu abone sayısı 69 milyonudur.3G üzerinden internete ulaşan abone sayısı 39 milyonu aşmıştır. Yeryüzünde 2,5 milyar insan internete bağlanmaktadır. Google’da bir günde yaklaşık olarak 5 milyar farklı arama yapılmaktadır. Bir günde üretilen bilginin yedi ansiklopedi büyüklüğünde olduğunu biliyoruz. Bu kadar bilgi, yanında eksik noksan ya da gereksiz bir sürü argümanı da taşımaktadır. Vücudun tüm ağırlığının sadece %2 sini oluşturan beyine yapılacak en büyük zulüm, her türlü bilginin işlenmesine müsaade etmektir. O sebeple seçici olmak, doğru bilgiye doğru kaynaklardan ulaşmak ya da bunların yolunu göstermek gerekiyor.

Halil CİBRAN “Çocuklarınız, sizin çocuklarınız değildir” şiirinde çocukların kendi yaşayacakları çağa göre yetiştirilmesi gerektiğini ne güzel vurgulamıştır. Ayrıca geleceğe dair, kendi heva ve heveslerimizi çocuklarımızın üzerinden hayata geçirmememiz gerektiği ifade edilmiştir. Bundan 20 yıl öncesinde çocuklarımızın geleceğine yön vermek,meslek seçimlerini somut verilere dayandırmak mümkün iken bu günden 10 yıl sonrasına yönelik bir somut meslek seçimi yapmak son derece zordur.Adını zikretmediğimiz bir sürü yeni meslek dallarının ortaya çıkacağı gerçeğinden hareketle toplumun kanaat önderleri eğitim liderleri olarak birkaç adım sonrasının hamlesini şimdilerde yapabilmeliyiz. Eğitimin yeni bağlamı, kanaatimce hızlı değişimdir.Bu değişimin yönetilebilmesi ve pozitif yöne çevrilebilmesi için geleceğin resmini iyi okumak gerekir.Buradan da Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün işaret ettiği “muasır medeniyetler seviyesinin ötesinde bir yaşam” için tüm tedbirleri almak ve palanı uygulamaya sokmak gerekir.Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100’ncü yılını 2023 yılında kutlayacağız.Şu günlerde herkesin ağzında olan bu tarihi dönüm  noktası için Türkiye’mizin ulaşacağı yer Atatürk’ün sözünde ifade edildiği gibidir.Burada da aslında bir yanılgı vardır.Bizim vizyonumuz 2023 yılı ile sınırlı olmamalıdır.Niçin mi?

Şimdi, 2012 yılında 6 yaşında ilkokul birinci sınıfa başlayan bir öğrencinin önündeki eğitim süreçlerine bakmak istiyorum. Kesintisiz zorunlu eğitim ile 12 yıl okullarda barındıracağımız çocuklarımız 2024 yılında liselerden mezun olacaklardır. Yani Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun yüzüncü yılının, bir yıl sonrası. Sonra en az dört yıllık fakülte okuyacak, fakülteyi bitirdiği yıl 2028 olacaktır.

Bu dönemde üniversitelerden mezun gençlerin iş bulma olanağı kısıtlı iken 2028 yılında bu daha da zor olacaktır. En az iki yıllık yüksek lisans yapmak durumunda kalacak olan gençler,2030 yılında iş arayan birey olarak hayatın içine itilecektir. Burada sorulacak can alıcı soru şudur.2030 yılında yüksek lisansını yapmış, genç kızlarımız ya da delikanlılarımıza sağlıklı bir yaşam ve başarılı bir meslek hayatı sunabilmek için bugün (2012-2013 eğitim öğretim yılı) neyi öğretmeli ve hangi davranışları kazandırmalıyız. Yaptığım araştırmalar ve edindiğim tecrübeler ışığında birkaç madde ile ifade edeceğim.

.Etkili İletişim,
.Keşfedici düşünce, özgür düşünebilme,
.Yüksek verimlilik ilkesine uygun yaşam felsefesi,
.Dijital okuryazarlık,
.Kendine özgüven duygusu.(Kişisel gelişim


Yukarıda ifade ettiğim davranışların yeni nesile ilmek ilmek nakış nakış işlenmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Çocuklarımıza öğretilip kazandırılacak meslekler, dünya çocuklarıyla rekabet edecek kalitede olmalıdır.2050’li yılları yetiştirecek olan 2030 yılının gençliği için bugünden sağlam temeller yapılandırılmalıdır. Önümüzdeki 40 yıllık süreçte dünya lideri bir Türkiye gerçeği ancak ve ancak vizyoner eğitim liderlerinin üstlendiği sorumlulukla olacaktır. Sanal bir dünyaya doğru sürüklenen yeni neslin kendi yaşayacakları zaman dilimlerine göre düzeneğe oturtulması hepimizin ortak sorunudur. Hayata olumlu bakıp bakmamaktan öte bilinçli bakmak önemlidir. Biz geçmişimizde izlenen bir toplum olduk,gelecekte de izlenen olmaya devam etmeliyiz.Zira bu güzel coğrafya insanı adil bir liderliği hak etmektedir. Bunu da inancıyla, örf adetiyle,gelenek görenekleriyle  küresel düşünüp yerel davranabilmelidir.Kültür birikimiyle dünya insanlığına ışık tutacak kadar yetkin bir toplum olduğumuzu biliyorum.
Saygılarımla….
   
   

                                 İrfan ERTAV
                                   Şalpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü
                                        Okan Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mehmet Özdemir 11 yıl önce

Sayın Hocam, çok teşekkür ederim bu güzel düşüncelerinizden ötürü.
Evet, bağımsızlığına değer veren ülkeler dünya varoldukça yaşadıkları coğrafyayı sahiplenme adına devamlı bir gayret içerisinde olmalıdır. Bu anlamda da geleceğe yönelik uzun vadeli planlar yapılmalıdır. Bu planların mihrağında da gençler ve çocuklar olmalıdır. Biz millet olarak çocuklarımıza kutlu inancımızdan almış olduğumuz insani değerleri ve tarihin derinliklerinden bugünlere fedakar ve kahramanca taşımış olduğumuz hamiyetperverlik duygularını aşılamayı başarabilirsek; işte o zaman gelecek kuşaklar adına mükemmel bir nesil yetiştirebiliriz.