Geçenlerde Şalpazarlı bir arkadaşla Üsküdar’da dolaşırken arkadaş, “civarda hiç Şalpazarlı esnaf, iş güç sahibi görüyor musun? O kadar nüfus ne yapar?” gibi bir şey söyledi. Gerçekten de Üsküdar’da seçimlerin sonucunu belirleme gücüne sahip bir nüfus oranı olan Şalpazarlılar, Üsküdar’ın hiçbir yerinde görünmüyorlardı. Memlekette doğup üniversite döneminde İstanbul’a gelmiş bir Şalpazarlı olan Hilmi Türkmen Üsküdar Belediye Başkanı seçilmişti ve bu başarı hikâyesinde elbette Şalpazarlıların payı büyüktü. Büyüktü ama seçim kazanmakla bitmiyordu ki iş… Hele Üsküdar’da hiç bitmiyordu. Neden, çünkü seçimin ne kadar zor ve kılpayı kazanıldığı belliydi ve muhalefetin görev süresi boyunca Hilmi Türkmen’i hiç rahat bırakmayacağı malumdu.
Burada bir incelik var. “Muhalefet” dedik. Bu kavram sadece muhalif partilerin Üsküdar’daki birimlerinden oluşmuyor dikkat ederseniz. Üsküdar’a iki damla yağmur düşse AK Parti’ye oy vermemiş kitle çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın erkek başta sosyal medya olmak üzere her alanda saydırıyor. Şimdi gündemde Acıbadem’deki cami meselesi var. Onun da arka planında Validebağ Korusu. Bölge halkının Hilmi Türkmen’in temsilcisi olduğu siyasi çizgiyle başının pek hoş olmadığını herkes biliyor. Türkmen de adaylık sürecinde Validebağ Korusu projesini açıklayınca bu insanlarda alarm zilleri çalmaya başlamıştı zaten. Şimdi tabii kalkıp “ey köylüler, gelip de burada rahatımızı bozmayın” diyecek halleri yok. Koru’nun mevcut haliyle kalması için bin türlü bilimsel, hukuksal gerekçe ileri sürüyor ve kamuoyunu ikna etmeye çalışıyorlar. Bu uğurda da sokaklara dökülüp “Yalancı, rantçı Hilmi Türkmen istifa!” diye pankart açmaktan geri kalmıyorlar.
Evet, muhalefet topyekûn savaşıyor; peki beri tarafın sivilleri ne yapıyor? Hiçbir şey. Nasılsa güçlü bir iktidar var. Gerekirse polisiyle, zabıtasıyla, olmadı askeriyle bu işin altından kalkar. Bizim topa girmemize gerek yok. Diye düşünülüyor.
Hâlbuki bunun böyle olmadığı Gezi olayları sırasında görüldü. Kazlıçeşme mitingi rüzgârın seyrini bir anda tersine döndürmüştü hatırlarsanız. O mitinge kadar her şey çok farklı görünüyordu, Tayyip Erdoğan kitleleri miting meydanına çağırdı. Yani oy veren kitlelerden destek istedi.
Yeniden Üsküdar’a gelelim. Evet, Şalpazarlılar Üsküdar’ın hiçbir yerinde görülmedikleri gibi, Hilmi Türkmen’in olduğu yerlerde de görülmüyorlar. Katibim Festivali yürüyüşü olur, onca insan arasında birkaç tane Şalpazarlı. Bayramlaşma töreni olur, aynı. Konser, sergi, gösteri gibi etkinliklerde ise katılım sıfır. Hele oğlunun düğünündeki katılım? Arkadaş, Cumhurbaşkanı geldi oraya, daha ötesi var mı!
Bakın sevgili hemşehrilerim. Hilmi Türkmen görev süresi boyunca rahat bırakılmayacak. Bu taa seçim gecesinden belli oldu. Bazılarımız, (belki de çoğumuz) Türkmen’den bugüne kadar beklediğimizi bulamadığımızı düşünebilir. Öyle bile olsa bunun çaresi küsüp Kirazlıtepe’ye kapanmak değil, varlığımızı Sayın Başkan’a ve tabii bütün muhalefete sürekli hatırlatmaktır.
Sadece etkinliklere yoğun ve görünür bir katılım değil kast ettiğimiz. Mesela şu son Acıbadem meselesinde Şalpazarı Dernekler Federasyonu (ŞALFED) bir açıklama yayınlasa kötü mü olurdu? Konu zaten ülkenin gündeminde, sen de lisan-ı münasiple bir açıklama yap ve hem ağırlığını koy hem de adını duyur. Demokrasi artık sadece 4-5 yılda bir oy vermekle olmuyor, STK’lar ne için var? Bakın, şu Çözüm Süreci’nde bile yakın zamana kadar tıpkı Üsküdar özelinde olduğu gibi “hükümet nasılsa güçlü, gerekeni yapar” diye düşünüldü ama şimdi çözüm yanlıları sivil inisiyatif alıyor ve topa giriyorlar. Yani olması gereken oluyor.
Üsküdar’da da sivil inisiyatif devreye girmeli. En başta da Hilmi Türkmen’in hemşehrileri. Öyle hiçbir yerde görünmeden, hiçbir yerde ağırlığını koymadan istemek yok. Oy vermiş olmak yetmiyor. Böylece hem adınızı duyurmuş, hem Başkan’ın işini kolaylaştırmış hem de Başkan’a demokratik baskının en güzel ve en medenisini yapmış olursunuz. Benden söylemesi.
Ilginc yorumlar var. Belediyede Salpazarli'dan gecilmiyor deniyor burada da boyle yaziliyor. Şu unutulmamali : Uskudar Istanbul'un en onemli ilcesi ve Turkiye'nin her kosesinden insan yasiyor. Herkes cevresine baksin komsusuna baksin, elini vicdanina koysun, elestirisini ona gore yapsin.