Cami" Türkçeye Arapça dan geçen bir sözcüktür. Cem’ "Toplanma, bir araya gelme" kökünden gelen Cami, "toplayan, bir araya getiren" demektir. Ayrıca herhangi bir alanda ibadet etmeye yarayan, boş ve imarsız mekanlara, Namazgah denir. Yeryüzü tüm müslümanlar için bir Namazgah olarak kabul edilir.

        Cami sözcüğü, aynı zamanda İslam'da Allah ın 99 isminden biri olup, Cami ''istediğini, istediği şekilde, istediği zaman, istediği yerde toplayan"  anlamına gelmektedir. Cami ismi kelimesinin baş harflerindeki, 4 büyük meleğin (Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil) isimleri baş harflerinden oluştuğuna dair iddialar da bulunmaktadır.
 

      İslam dininde ve insanlık tarihinde ilk Mabed  Kabe olarak bilinmektedir. İslam dini Hz Muhammed sav. İle tebliğ olunduktan sonra ilk mescid, 622 yılında Medine ye hicret edince, Kuba Mescidi inşa edilmiştir. Devamında Mescid-i Nebevi ve benzerleriyle devam etmiş, günümüze dek gelmiştir.
 

       Tüm müslümanlar için ise peygamberimizin davranışı rehber olmalıdır.  Resul-i Ekrem Kasva isimli deve sinin çöktüğü arsa yı, Sehl ve Süheyl adlarındaki iki yetimden satın alıp, engebeli ve çalılık olan zemini düzelttikten sonra Mescidin temelini attı.  623 yılı Nisan ayında Mescid hizmete açıldı. Zaman içinde müslümanların sayısı arttı ve Mescid ihtiyaca cevap vermez olunca 628 yılında yeni ilavelerle genişletildi. Hz Osman Hz. Peygamber in teşvikiyle Mescid-i Nebevi ye bitişik olan bazı yerleri buraya dahil etmek amacıyla sahiplerini ikna ederek satın aldı. Mescid-i Nebevi büyütülerek hizmete devam etmiştir.
 

          Türkiye topraklarında şu anda, ilk Cami Hatay da 636 yılında Halife Ömer in komutanının Antakya yı fethinden sonra Ebu Ubeyde Bin Cerrah,  tarafından fethin simgesi olarak yapılmıştır.

Anadolu daki ilk Cami ise Ebu Manucehr Cami, Selçuklular zamanında Anadoluda yapılmış olan ilk Türk Cami sidir. 1072 yılında Kars ili Arpaçay ilçesi Ani antik Şehri içindedir.
 

         İslam ve Cami sosyal hayatımızda özdeş oldukları için islam tarihinde ve islam devletlerinde çok önemli yer tutmaktadır. Hatta Dünya daki tüm Devletlerde Cami, yapılmış veya yapma girişimleri devam etmektedir. Sadece Türkiyede seksenbinin üzerinde Cami olduğu bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Dünya nın değişik yerlerinde, Cami, yapılması için girişimlerde bulunmaktadır. Japonya da yapılmış olan Cami bunun örneklerindendir.
 

      Konumuza dönecek olursak Cami ler veya diğer dinlere ait ibadethaneler, insanlık var olduğu süre imar edilmeye devam edecektir. Peki Cami, imar etmenin kriteri varmıdır. Neye göre nasıl ve nereye Cami, ler imar edilmelidir. Devlet arazisi, Kamu malı, Tapusuz arazilere Cami, imar etmek Dinen Caizmidir. Devlet in kendisi her vatandaşının üzerinde hakkı olduğu bir teşekkül ise, Devlet içinde yaşayan tüm insanların hakkını hukukunu gözettiğimizde, Devlet arazilerine yani kamuya ait arazilerde ibadethane yapılmamalıdır. Yapılırsa tüm yaşayan vatandaşların kabul edip onay vermesi gerekmektedir. Bu ise olanaklı değildir. Bu arazilerin adı, Milli emlak, Kamu arazisi, Belediye arsası, Mera, Orman arazisi, Vakıf arsası vs olabilir. Bu arazilerin üzerinde tüyü bitmemiş yetimin, garip gureba nın da hakkı varsa, İbadethane için bu yerler ne kadar uygundur.

         İslam dini Kuran ı Kerim, le insanlığa bildirilmiştir. Kuran insanlara aracısız seslenmektedir. Yaşam ve hayat örneği olarak Resul i Ekrem in hayatını, yaşayışını, davranışlarını örnek ve miras olarak bırakmıştır. Peygamberi mizin ilk Mescidi inşa ederken, Arsa sını satın alması müslümanlara davranışsal bir mirasdır.  Yine Mescid-i Nebevi nin yetersiz kaldığı zamanda genişletilip büyütülmesi için,  Peygamberimizin  hz. Osman a destek verip, Mescidin etrafındaki arsaların sahiplerini ikna ederek satın alıp Mescid i Nebevi yi büyütmesi de müslümanlar için yapılması mecburi bir miras değil midir?
 

         İslam dini İslam ülkelerinin her birinde farklı denecek kadar ayrı nüansta anlaşılmakta ve yaşanmaktadır. Siyasi otorite ler kendi seçim ve ikbal hesaplarıyla bilerek veya bilmeden İslam dinine çoğu kez zarar vermektedir. Bayram gününde bile ayrışan bir müslüman dünyasında yaşamaktayız. Mezhep ayrımından, Cami ayrımına kadar uzanan bir coğrafyada her yaratılan İnsanı, Yaratanı nın Allah, olduğu bilinci her geçen gün toplumda kaybolmaktadır.
 

        Cami ler tartışma götürmeyen yerlerde imar edilmelidir. Devlet in veya kurumlara ait yerlere tüm vatandaşların onay vermesi söz konusu olmadığına göre, Cami imar olunmadan önce yer seçimleri iyi belirlenmeli, yaptıracak heyet ve mahalle halkı tarafından arsaları satın alınmalıdır. Şahsi arsası olup bu Cami yapımı için bağış yapan olursa ne ala, yoksa bu yerleri nasılki halk kendi elbirliği ile birleşip imar ediyorsa, yapılacak arsa yı da el birliği ile satın almalıdır. İbadet edilen yerde haksızlık varsa, hak karışmışsa orda ibadetin de huşu içinde icra edilmesi zaten mümkün olmayacaktır.
 

          Siyasi parti ler, Devlet yöneticileri bu işlerde yardımcı olabilir, fakat belirleyici unsur olmamalıdır. Devlet eliyle din işleri dizayn edilmemelidir. Devlet tüm vatandaşları için bir garantör olarak hareket etmelidir. Siyaset e dini argümanlar, semboller üzerinden, siyaset yapma yetkisi verilmemelidir. Bu önce dinimize ve en çokda inanan insanlara zarar verecektir. Sonrasında devlet içinde birarada yaşayan vatandaşları nın ayrışmasına, zıtlaşmasına sebebiyet vermektedir.
 

          Çocukluğumuzdan beri Taksim e, Göztepe ye, Çamlıca ya, Cami, yapacağım, Yapamazsın tartışmaları kimseye bir şey kazandırmamıştır.  Yapacağım diyenler belki oylarını artırmışlardır ama günahlarıda, yaptıramazsın diyenlerle eşittir. Belkide Allah indinde kamu nun yeri olan tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan boş arazilere, Cami, yaptırmayanlar sevap bile işlemişlerdir. Aslında Cami yapmak hiç birinin derdi de olmamıştır.
 

         Allah bu ülkede bana şans verir, yetkili ve etkili makamlarda olursam, Taksime de Göztepe ye de nasıl cami yapılacağını milletimiz görecektir. Tıpkı Peygamberimizin yaptığı gibi tüm vatandaşlarımızın, hayırseverlerimizin yardımları ile çok katlı Otel veya Razidansları satın alıp Cami lerin nasıl yapılacağını, Cami yaparken nasıl yeşil alan kazandırılacağını, hiç kimsenin karşı olmadan bu projelere nasıl destek olunduğuna her kes şahit olacaktır. Ama Çıkar ilişkileri, Siyasi kaygılarla, Oy hesabıyla, Devletin arazisi üzerine, Çamlıca tepesine, tüm vatandaşların hakkı olduğu yere yapmayacağımın da bilinmesini isterim.
 

         Cami gibi çok hassas ve zor bir konuda beni makale yazmaya, araştırma yapmaya zorlayan islam bilginlerinin bu konular üzerinde gerçekçi olarak fetva vermelerini, Allah rızası gözeterek konuşmalarını, yazmalarını istirham ederim. Bir ayetle bitireyim müsadenizle,
 

         “Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.” Hz.Muhammed (sav) ise “Mescidleri bina edin, onların toz toprağını temizleyin. Her kim Allah için mescid bina ederse, Allah da ona cennette bir mescid hazırlar.” demiştir.


 

                                                                                                                                                                                    

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.