salpazarihaber.com

Asil Turizm’in sefil yolcuları…

YAŞAM

Sizlere ilginç bir yol hikâyesi anlattıktan sonra bize düşündürdükleri hakkında biraz kafa yoracağız. Umarız ilginizi çeker.

Biz gurbette yaşayan insanlarız. Gurbete gidenlerimizin çok büyük çoğunluğu memleketini unutmaz, kalbi ve ruhunun kâh yarısını kâh daha fazlasını memleketinde bırakır. Yine o büyük çoğunluğu senede en az bir kez olsun memleketini ziyaret eder ya da etmeye çalışır. 

Gurbetten memlekete, memleketten gurbete ulaşım kolay değildir. Çünkü gurbet dediğiniz hemen şurası değildir. Zonguldak’tır, İstanbul’dur, Ankara’dır, İzmir’dir ve tabii yurt dışıdır. Bu, 12 saatten başlayıp günlerce sürebilen çok meşakkatli yolculuklar demektir. Memlekete bağlılığımızdır bizi bu meşakkate tahammül ettiren şey. 

Yıllar akıp gidiyor, teknoloji gelişiyor, hayat değişiyor. İnsanımızın refah düzeyi yükseliyor. Uçakla ve özel arabasıyla gelenlerin sayısı çoğalıyor. Buna paralel olarak insan taşımacılığının hâlâ ana gövdesini teşkil eden otobüslerin de konfor düzeyi artıyor. Önceleri lüks olan bir yenilik kısa bir süre sonra ihtiyaç haline geliyor. Mesela bugün klimasız bir otobüs düşünebiliyor musunuz? Peki, penceresiz bir otobüste, ağustos sıcağında 30-40 kişiyle birlikte klimasız bir şekilde iki saatlik bir yolculuk düşünebiliyor musunuz? Tarifle falan olmuyor, bu başına gelmeyenin kolay kolay anlayamayacağı bir şey. Geçen cuma günü benim başıma geldi. Şalpazarı’ndan Giresun’a kadar, çoluk çocuk, genç ihtiyar yalan dünyanın cehennemini yaşadık. 

Geçen çarşamba günü mutad olduğu üzere köyden Şalpazarı’na çıktık. (Yukarı köyler için “inmek” olan fiil, bizim gibi Şalpazarı’nın aşağısında olan köyler için “çıkmak” olarak kullanılır. Kimisi Kısıkköprü’den aşağısını saymıyor da, o yüzden hatırlatmak istedim) Cuma günü İstanbul’a dönmek niyetim vardı, bilet alayım dedim. Otobüsle İstanbul’a giderken hep Beşikdüzü’ne iner, oradan binerdik. Bir sefer de Şalpazarı’ndan, yani kendi ilçemden binmek istedim ve tavsiye üzerine Asil Turizm adında daha önce hiç duymadığım, ancak tavsiye dolayısıyla tedirgin de olmadığım bir firmadan cuma günü 14.30 servisine bilet aldım. 

Günümüz geldi, Şalpazarı’na çıktık ve eş dostla vedalaşıp otobüse bindik. Fakat otobüsün içerisi hamamdan beter. “Herhalde birazdan klimayı açarlar” diye düşünürken yine de muavin çocuğa sorduk. “Klima arızalı, aşağı inince tamir olacak. Çok sürmez” gibi bir cevap verdi. Öyleyse önemli değildi. Beşikdüzü’nde bu sefer şoföre sorduk, o da benzer bir şeyler söyledi. 

Giresun’a kadar perişan bir vaziyette geldik, yolun kenarında görünen “Giresun Oto Sanayi” tabelasını geçip şehir içine girdik ve sokak arasında bir oto elektrikçiye şarj dinamosunu teslim ettik. Ben de gerçekten klima bozuldu da herhalde her yerde tamircisi bulunmuyor, o yüzden Giresun’a kadar haşlama olduk sanıyordum. Orası her yerde bulunabilecek bir oto elektrikçiydi, üstelik vilayetin oto sanayi sitesi de yolumuzun üzerinde geride kalmıştı. 

Giresun’da bir petrol istasyonunda tam dört saat boyunca tamir bekledik. Tabii tartışmalar çıktı, zaman zaman gerginlik yükseldi. Orada bulunan mal sahibi (daha doğrusu ortağı) bunun bir aksilik olduğunu, başka bir arızanın da karşımıza çıkabileceğini söylüyordu. Mantıklı bir savunma değildi bu. Otobüs Şalpazarı’ndan yola çıkarken arıza vardı çünkü, yolda başımıza gelmemişti. Bu durumda yapılması gereken ya yolculara bir açıklama yaparak yola gecikmeli çıkmak ya da derhal bir başka otobüs temin etmekti. Asla ve asla o kadar insanı mülteci gemisinde taşır gibi ayılta bayılta Giresun’a kadar götürmek, orada da dört saat süründürmek değildi.  

Öyle bir bunaldım ki, yolcuları örgütleyip toplu tazminat davası açmayı bile düşündüm. Bu zamanda olacak iş miydi bu? Giresun’da beklerken bazı dostlarımız arayıp hadise hakkında bir şey yazmamamızı rica ettiler. Otobüsün ortaklarından biri Şalpazarlı bir hemşehrimizmiş, hevesini kırmamalıymışız. Yukarıda dedim ya, ancak yaşayan anlar diye. Otobüste kavrulanlar hemşehrilerimiz değil miydi? Göz göre göre ağır bir hata yapılmıştı ve bizden anlayış bekleniyordu. Ancak hukuki yollara başvurmaktan vazgeçecek kadar anlayış gösterebiliyorum, kimse kusura bakmasın. 

Şalpazarlıların ulaşım-seyahat dâhil olmak üzere her alanda daha iddialı ve başarılı olmalarını herkesten fazla isterim. Ancak buna görüp duyduğumu yazmayarak değil yazarak katkı sağlayabilirim. Ben kültür elçisi değilim, yazdığım medya organları da içeriğinde yer verdiği bölgeleri öve öve bitiremeyen tanıtım broşürleri değildir. Gazeteci asıl böyle bir olayı yazmazsa görevini yapmamış olur. 

Evet sevgili hemşehrilerim. Bizim ilçemizin de seyahat firmaları olsun tabii. Fakat siz yola çıkmadan önce şoföre arabada bir arıza olup olmadığını sorun yine de, ne olur ne olmaz. Eğer varsa ve size “tamiri yarım saat ancak sürer” cevabını verirse, bu yarım saatin birkaç saat anlamına gelebileceğini unutmayın. Bu arada ücretsiz sauna hizmeti alma ihtimaliniz de mevcuttur. Âcizane tavsiyelerim olsun.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.