Şalpazarı eleştirellik ve entelektüellik açısından yalnız bırakılmış kadim bir yöre. Burası sadece 10 bin kişinin yaşadığı bir toprak parçası değil. 1300’lü yılların sonlarında Emiroğulları Beyliği döneminde bölgeye gelen Çepni Türklerinin yaşadığı tarih ve kültür eşiği. Şalpazarı’nda doğup gurbete gidenleri hesap ettiğimizde dünya üzerinde 100 bin kişilik bir memleket. Tarih boyunca yaşam durağı Şalpazarı olanları hesaba kattığımızda ilçenin özgül ağırlığı yüksektir…
Tarihi ve sosyal arka planı düşününce insanın borcu bu ilçeye hayli artıyor. Omuzlarımızda büyük bir yük hissediyoruz tüm etkenlerin analizini yapınca… İlçenin durumunu düşününce…
Peki yazdıkça, söyledikçe ne oluyor? Herkesin hoşuna gitmiyor elbette söylenenler. Ne kadar kitle kulak kabartıyor veya anlıyor? Pek fazla sayılmaz herhalde. Yazdıklarımızdan ve yazacaklarımızdan dolayı ön yargı ve hoşnutsuzluk da oluşuyor insanların gözünde, üzerimizde…
Cesaretimiz de, işimiz de, ülkümüz de bu… Konu memlekete hizmet olunca gerisini düşünmüyoruz haliyle…
Çok acındırık yaptım affeyleyin. Konumuza gelelim.
Kurtuluş mekanizması arıyor tabii insan. Siyasiler var, dernekçiler var, federasyon var, dernekler var… Bir de ŞAL FED var çok güçlü bir konumda olması gereken.
“ŞALFED HEDEFLERİNDEN ÇOK UZAKLAŞMIŞ”
Bu sözlerin sahibi Şalpazarı Eğitim Vakfı ve Şalpazarı Eğitim Derneği Başkanı Hasan KESKİN’e ait. Şalpazarı siyaseti ve sivil toplum dünyasını incelediğim yazılarım için iletişime geçtiğimde aldığım notlar arasında…
Hasan Bey çok keskin konuştu. Şalpazarı Dernekler Federasyonu’nun hedeflerinden çok uzaklaştığını, dar ve vizyonsuz bir kadronun elinde kaldığını söylüyor.
Hasan Beye, Şalpazarı sivil toplum dünyası ile Şalpazarı siyaset dünyasının entegre olması, sürekli insan yetiştiren, insanını siyasette ve ekonomide destekleyen bir yapıya ulaşmamız gerektiğini söyledim. Bu konular hakkında fikirleşmek istedim. Söylediklerinden sonra daha önce de tarif ettiğim Şalpazarı ülküsüne ne kadar da uzak olduğumuzu anladım. Ancak ideal sahipleri her türlü zorluğu zaten göze almış olanlardır.
Hasan Beyin söylediği başka acı sözler de var ŞALFED hakkında;
“Hiçbir icraat yeteneği olmayan bir STK olarak makus kaderini beklemektedir. Üyesi olan derneklerin yükünü almak yerine onlara yük olmaya devam etmektedir.
ŞALFED, sadece üye dernekler açısından birlikteliktir. Şalpazarı’nın mutlak temsilcisi olmaktan çok uzaktır.” diyor ve ekliyor.
“Böyle bir yapıya destek vermemiz düşünülemez. Enerjimizi burada harcama lüksümüz yoktur.
Aynı yöntemlerle farklı sonuç beklemek hayaldir.
Vakıf kurmakla bir toplum bölünür mü bütünleşir mi?
Felsefemiz çok anlaşılır; bütünlük; kurucu ruhumuzdur. Özgünlük, farkımızdır. Devamlılık ve disiplinli çalışma anlayışımız da başarı ruhumuzdur.
ŞALFED’in gelenekleri ve refleksleri son derece zayıflamıştır. Parlak temenniler, şaşaalı laflarla büyük işler başarılmaz. Sahada mücadele eden ve halka dokunan yüreklerle kazanılır başarı.
Arkadaşlarımıza önerimiz, realiteye dönmeleri.” diyor Hasan KESKİN Bey.
Z RAPORU
İlçemizde bir birliktelik kurmaktan bahsederken son durumun Z raporu bu şekilde. Tüm sorunlar konuşmadan, konuşulmadan nasıl çözülür? Nasıl bir yol izlenir sanırım zamanla göreceğiz.
Söylenenleri not ediyoruz kamuoyu huzurunda. Çünkü söylenenler üzerinde konuşulacak, yazılacak, bilinçte uyanacak yeni fikirler var.
İsteğim istediğim dayanışmalı şekilde yaşayan bir bütün Şalpazarı. Nasıl olur? Kimlerle olur? Nasıl gerçekleştirilir? Hep birlikte yolunu bulmalıyız.
Baktığımızda gençlerimizin hayat gerçekliğinde desteklendiği, yükseltildiği bir mekanizma göremiyorum. Prototip anlamda yapılanlar var gerek Şalpazarı Eğitim Kültür Sanat ve Turizm Derneği gibi gerekse bundan sona konuşacağımız Samsun Şalpazarı Ağasarlılar Derneği gibi.
Ancak tam kapasite çalışan bir Şalpazarı mekanizması arzumuz.
Ercan Kandemir