ŞALFED yönetimi kongre tarihini açıkladı. Bu açıklamaya göre kongre çoğunluk sağlandığı takdirde 28 Nisan’da, sağlanamadığı takdirde çoğunluk şartı aranmaksızın bir hafta sonra 5 Mayıs’ta yapılacak. Bu fiilen 5 Mayıs’ta yapılacak anlamına geliyor, çünkü dernekçilikte ilk tarihte yapıldığı çok nadir görülen hadiselerdendir.
İki dönemdir başkanlığı yürüten Semih Durmuş geçtiğimiz günlerde tekrar aday olmayacağını açıklamıştı. Halen de adaylık açıklaması yapmış kimse bulunmuyor, varsa da bizim kulağımıza gelen kimse yok.
Ancak tabii bu hiçbir hazırlık yapılmadığı, kimsenin ŞALFED’i ve yaklaşan kongreyi umursamadığı anlamına gelmiyor. Umut ve temenni ediyoruz ki, önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin ilk ilçe federasyonu sıfatı taşıyan bu kurum üzerine düşen görev ve sorumlulukları hakkıyla yerine getirir, hitap ettiği kitlenin talep ve beklentilerine tatmin edici çözümler üretebilir. Eğer hamam ve tasta bir değişiklik olmaz, ŞALFED geride kalan beş yılda yaptığı gibi rehavet uykusuna devam etmeye kalkarsa farklı gelişmelerle karşı karşıya kalabiliriz. Üye derneklerde “Bize ne faydası var?” sorusunun artık ayyuka çıktığını, geçenlerde bir tanesinin kongresinde açık açık ayrılmanın konuşulduğunu biliyoruz çünkü. Biz peşin peşin söyleyelim, geride kalan yıllarda yaptığımız yanlışı yapmayacak ve dostlarımızı incitmek endişesiyle sözümüzü sakınmaktan vazgeçeceğiz. Bugüne kadar öyle davrandık ama hepimize pahalıya mal oldu. Daha da pahalıya mal olabilirdi.
Yine değişen bir şey olmazsa... Aklımıza geleni açıkça dile getirelim o zaman: Yeni bir dünya kurulur, herkes de orada yerini alır. Bildiğim duyduğum bir şey yok, benim de böyle bir şey yapmaya niyetim ve gücüm yok ama bir federasyonun asgari kaç üye dernekle kurulabildiğini herkes biliyor. Bilmeyen de rahatlıkla öğrenir. Yani mevcut federasyon görev ve sorumluluklarını yerine getirmezse bir başkasının kurulması ihtimali belirir diyorum.
Bu benim temenni ettiğim bir şey değil. Zaten etimiz budumuz belli. Ancak bütünlüğün bozulacağı endişesiyle sıfır eylem politikasına razı olmak akıl işi değil. Su akar, yatağını bulur. Yeter ki su akar olsun.